İstanbul / Ahmet Cevat (Gence, 19 Mart 1919)
Diyorlar koynunda yabancı el var.
Bakıp ufuklara, uzak yollara,
Ağlıyormuş mavi gözler, akşamlar.
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Benim sevdiğim kız, dünya güzeli,
Ona bu dünyada eş yaranmamış.
Diyorlar, gönlünü felek bozalı
Sırmalı telleri hiç taranmamış!..
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Kırık dala konmuş, dün yavru bir kuş
"O"ndan haber verdi; gözüm yaşardı.
Gel, zavallı gönlüm sorma ne olmuş?
Sorma ki sevdiğin kimlere vardı?
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Diyorlar sevdiğim Kızkulesi’nde
Bakıyorken kırık rebap teline,
Uçuyorken şiir sevdasında [o],
Bir yılan sarılmış ince beline!
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Ey yolum üstünde yükselen dağlar,
Gizli sevda için çırpınan deniz!
Yol verin, yol verin, benim derdim var,
Kaybettim yolumu, kaldım kimsesiz!
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul!
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Bu kalbimden kopan her yanık feryat,
Çektiğim dertlerin tercümanı mı?
Yok mudur, kimseden gönlüme imdat,
Bu bahtsız sevdamın son zamanı mı?
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul!
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Ya Rab, bilmez miydin kalemi sen de
Ki, kırdın sazımın canlı telini?
Doğuyorken yeni bir ümit bende,
Niçin meyus ettin Turan ilini?
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
İstanbul / Ahmet Cevat
(Gence, 19 Mart 1919)
Ben sevdiğim mermer sineli yârin,
Diyorlar koynunda yabancı el var.
Bakıp ufuklara, uzak yollara,
Ağlıyormuş mavi gözler, akşamlar.
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Benim sevdiğim kız, dünya güzeli,
Ona bu dünyada eş yaranmamış.
Diyorlar, gönlünü felek bozalı
Sırmalı telleri hiç taranmamış!..
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Kırık dala konmuş, dün yavru bir kuş
"O"ndan haber verdi; gözüm yaşardı.
Gel, zavallı gönlüm sorma ne olmuş?
Sorma ki sevdiğin kimlere vardı?
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Diyorlar sevdiğim Kızkulesi’nde
Bakıyorken kırık rebap teline,
Uçuyorken şiir sevdasında [o],
Bir yılan sarılmış ince beline!
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul,
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Ey yolum üstünde yükselen dağlar,
Gizli sevda için çırpınan deniz!
Yol verin, yol verin, benim derdim var,
Kaybettim yolumu, kaldım kimsesiz!
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul!
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Bu kalbimden kopan her yanık feryat,
Çektiğim dertlerin tercümanı mı?
Yok mudur, kimseden gönlüme imdat,
Bu bahtsız sevdamın son zamanı mı?
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul!
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!
Ya Rab, bilmez miydin kalemi sen de
Ki, kırdın sazımın canlı telini?
Doğuyorken yeni bir ümit bende,
Niçin meyus ettin Turan ilini?
Ah ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul!